-
1 geriye dönmek
v. turn about, turn around, face about -
2 dönmek
dönmek <- er> sich drehen; z.B. Mond kreisen; zurückkehren (-den aus D; -e nach, zu D); sich wenden (-e an A); sich zuwenden (-e jemandem); sich verwandeln (-e in A); werden (-e zu D); REL abtrünnig werden, übertreten; Gerücht umlaufen; Schüler sitzen bleiben; Wetter umschlagen; -den abrücken, Abstand nehmen von;deliye dönmek verrückt werden;geriye dönmek umkehren;köşeyi dönmek um die Ecke biegen; fig (plötzlich) reich werden;(mutlak bir) ölümden dönmek dem (sicheren) Tode entgehen -
3 turn about
geriye döndürmek, altüst etmek, geriye dönmek, vazgeçmek* * *geri dön -
4 turn around
geriye döndürmek, altüst etmek, geriye dönmek, vazgeçmek* * *1. etrafında dön (v.) 2. etrafında dönme (n.) -
5 gelmek
1. آب [آبَ]Anlamı: geriye dönmek2. أتى [أَتَى]Anlamı: bir yere gitmek, varmak3. أزب [أَزَبَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek4. آض [آضَ]Anlamı: geriye dönmek5. أطل [أَطَلَّ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak6. أكفل [أَكْفَلَ]Anlamı: bir şeye sonradan inanmak, kabul etmek7. ألاح [أَلَاحَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak8. أنهج [أَنْهَجَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak9. أهمع [أَهْمَعَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek10. أول [أَوَّلَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak11. اتضح [اِتَّضَحَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak12. التحق [اِلْتَحَقَ]Anlamı: katılmak, eklenmek, türemek13. انبلج [اِنْبَلَجَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak14. انثال [اِنْثالَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek15. اندفع [اِنْدَفَعَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek16. انساب [اِنْسابَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek17. انسجم [اِنْسَجَمَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek18. انسحب [اِنْسَحَبَ]Anlamı: geriye dönmek19. انصب [اِنْصَبَّ]Anlamı: akmak, cereyan etmek20. انفجر [اِنْفَجَرَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek21. انكشف [اِنْكَشَفَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak22. انهال [اِنْهالَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek23. انهمر [اِنْهَمَرَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek24. باء [باءَ]Anlamı: geriye dönmek25. بان [بانَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak26. بدا [بَدَا]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak27. برز [بَرَزَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak28. بزغ [بَزَغَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak29. تبدى [تَبَدَّى]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak30. تجلى [تَجَلَّى]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak31. تحمل [تَحَمَّلَ]Anlamı: dayanmak, tahammül etmek32. تدفق [تَدَفَّقَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek33. ترقرق [تَرَقْرَقَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek34. تشارك [تَشَارَكَ]Anlamı: katılmak, eklenmek, türemek35. تعقب [تَعَقَّبَ]Anlamı: izlemek, takip etmek36. تقفى [تَقَفَّى]Anlamı: izlemek, takip etmek37. تكشف [تَكَشَّفَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak38. تناسب [تَنَاسَبَ]Anlamı: uymak39. تهطل [تَهَطَّلَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek40. تهيل [تَهَيَّلَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek41. ثاب [ثابَ]Anlamı: geriye dönmek42. ثج [ثَجَّ]Anlamı: akmak, cereyan etmek43. جاء [جاءَ]Anlamı: bir yere gitmek, varmak44. جرى [جَرَى]Anlamı: akmak, cereyan etmek45. حصحص [حَصْحَصَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak46. حضر [حَضَرَ]Anlamı: bir yere gitmek, varmak47. حي [حَيَّ]Anlamı: varlığını sürdürmek, yaşamak48. حيي [حَيِيَ]Anlamı: varlığını sürdürmek, yaşamak49. خرج [خَرَجَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak50. در [دَرَّ]Anlamı: akmak, cereyan etmek51. دفق [دَفَقَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek52. رجع [رَجَعَ]Anlamı: geriye dönmek53. ساب [سابَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek54. ساح [ساحَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek55. سال [سالَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek56. ساهم [سَاهَمَ]Anlamı: katılmak, eklenmek, türemek57. سجم [سَجَمَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek58. سح [سَحَّ]Anlamı: akmak, cereyan etmek59. ضحا [ضَحَا]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak60. ضمن [ضَمِنَ]Anlamı: bir şeye sonradan inanmak, kabul etmek61. طفا [طَفَا]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak62. طل [طَلَّ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak63. ظهر [ظَهَرَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak64. عاد [عادَ]Anlamı: geriye dönmek65. عاش [عاشَ]Anlamı: varlığını sürdürmek, yaşamak66. عاود [عاوَدَ]Anlamı: geriye dönmek67. فاء [فاءَ]Anlamı: geriye dönmek68. قفل [قَفَلَ]Anlamı: geriye dönmek69. قهقر [قَهْقَرَ]Anlamı: geriye dönmek70. كر [كَرَّ]Anlamı: geriye dönmek71. كفل [كَفَلَ]Anlamı: bir şeye sonradan inanmak, kabul etmek72. لاح [لَاحَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak73. مثل [مَثَلَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak74. نبأ [نَبَأَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak75. نبغ [نَبَغَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak76. نتأ [نَتَأَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak77. نجم [نَجَمَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak78. نهج [نَهَجَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak79. هل [هَلَّ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak80. وزب [وَزَبَ]Anlamı: akmak, cereyan etmek81. وضح [وَضَحَ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak82. عن [عَنَّ]Anlamı: ortaya çıkmak, doğmak -
6 انسحب
اِنْسَحَبَ1. gerilmekAnlamı: geri çekilmek2. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek3. sürüklenmekAnlamı: sürüklemek işine konu olmak4. gelmekAnlamı: geriye dönmek5. dönmek6. caydırmakAnlamı: kararından döndürmek, vazgeçirmek -
7 عاود
عاوَدَ1. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek2. gerilmekAnlamı: geri çekilmek3. gelmekAnlamı: geriye dönmek4. dönmek -
8 قفل
IقَفَّلَkapamakAnlamı: bir açıklığı örtmek için, bir şeyi, açık yerin üzerine getirmekIIقَفَلَ1. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek2. gerilmekAnlamı: geri çekilmek3. gelmekAnlamı: geriye dönmek4. dönmek5. caydırmakAnlamı: kararından döndürmek, vazgeçirmek -
9 قهقر
قَهْقَرَ1. gerilmekAnlamı: geri çekilmek2. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek3. gelmekAnlamı: geriye dönmek4. caydırmakAnlamı: kararından döndürmek, vazgeçirmek5. dönmek -
10 كر
Iكَرّ1. hücumAnlamı: saldırma, saldırı, saldırış2. saldırı3. taarruzAnlamı: saldırıIIكَرَّ1. gerilmekAnlamı: geri çekilmek2. gerilemekAnlamı: geri çekilmek, geriye çekilmek3. gelmekAnlamı: geriye dönmek4. dönmek5. caydırmakAnlamı: kararından döndürmek, vazgeçirmek -
11 გატრიალება
f.geriye dönmek, fırıldak gibi dönmek, ani dönüşf.ansızın dönmek -
12 رجع
Iرَجَّعَ1. kaytarmakAnlamı: geri çevirmek2. döndürmekAnlamı: dönmesini sağlamakIIرَجَعَ1. gelmekAnlamı: geriye dönmek2. dönmekرَجْع1. avdetAnlamı: dönüş, geri gelme2. devirAnlamı: dönme, dönüş3. dönüşAnlamı: dönmek işi veya biçimi -
13 face about
ters yöne dönmek, geriye dönmek -
14 face about
ters yöne dönmek, geriye dönmek -
15 آب
IآبağustosAnlamı: yılın 31 gün süren sekizinci ayıIIآبَ1. gelmekAnlamı: geriye dönmek2. dönmek -
16 آض
-
17 باء
-
18 ثاب
-
19 عاد
Iعادٍ1. koşucuAnlamı: koşuya katılan yarışçı2. müstebitAnlamı: zorba, despot3. aleyhtarAnlamı: karşı olan kimse4. zorbaAnlamı: gücüne güvenerek başkalarının hakkını alan, müstebit5. zalimAnlamı: acımasız ve haksız davranan6. düşmanAnlamı: birinin kötülüğünü isteyen, hasım7. despotAnlamı: müstebit, zorbaIIعادَ1. gelmekAnlamı: geriye dönmek2. dönmekعادّsaymanAnlamı: hesap uzmanı, muhasip -
20 فاء
- 1
- 2
См. также в других словарях:
geriye dönmek — yüzünü arkaya çevirip ters yöne gitmek Birden geriye döndü ve dönemeci geçer geçmez Hasan la yüz yüze geldi. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönmek — nsz, er 1) Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum. Y. Z. Ortaç 2) den, e Geri gelmek, geri gitmek Ertesi gün aynı yoldan Bodrum a döndük. Halikarnas Balıkçısı 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ters yüzü geri dönmek — gerisin geriye gitmek İçeriye bir adım atmaya cesaret edememiş, koşarak ters yüzü geri dönmüştüm. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
geri — 1. is., hlk. Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval 2. is. 1) Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı Amerikan barın gerisinden işaret eden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İDBAR — Geriye gitmek. Geri dönmek. * İşlerin ters gitmesi. * Talihsizlik. * Bir gezegenin diğer oniki burcun tertibine zıt olarak hareketi. (Asıl tertibe göre gitmesine de ikbal denir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ters yüz — zf. Gerisin geriye, ters yüzü Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ters yüz çevirmek ters yüz dönmek ters yüz etmek ters yüz geri dönmek ters yüzüne çevirmek ters yüzüne dönmek … Çağatay Osmanlı Sözlük